Geri dön

Araç Trafik Sözlüğü 1

ABS: Almanca daki Anti-Blockier System'in kısaltmasından oluşur. Bunu bazı firmalar ALS (Anti-Lock System) adıyla da kullanıyor. Tekerleklerin frenleme sırasında kilitlenmesini önler. Bu sistemde her bir tekerlekteki algılayıcılar yoluyla ABS'nin beynine tekerleklerin durumu hakkında bilgi gönderilir. Tekerleğin durduğu iletildiğinde sistem devreye girerek freni kısa bir süre için serbest bırakır. Frenleme sürdüğü için yeniden tekerlek kilitlenir ve sistem yeniden freni serbest bırakır. Bütün bunlar aslında frenleme sırasında bazı sürücüler tarafından uygulanan pompalama işleminin makine tarafından yapılan biçimidir. Doğal olarak, bu sistem çok daha çabuk ve etkili bir şekilde çalışır. ABS ile ilgili yanlış bir inanış fren mesafesini her zaman kısalttığı dır. Genel olarak bakıldığında otomobillerin çoğunda ABS sayesinde fren mesafesi biraz daha kısadır ama bazılarında ABS ile fren mesafesi değişmez ya da biraz daha uzun olabilir. Ama ABS'nin esas işlevi frenleme sırasında direksiyon kontrolünü sağlamaktır. Böylece, bir virajda lastikleri kilitleyecek kadar sert fren yapıldığında araç viraj dışına kaymadan normal çizgisine yakın bir çizgide frenleme yapabilir. Ya da, frenlemeye rağmen araç duramayacak sa öndeki araç ya da engele çarpmamak için direksiyonu kırarak yana geçebilir ve böylece kaza önlenmiş olur. ABS li araç kullanan sürücülere uyarı: A.B.D.'de yapılan bir araştırmaya göre ABS li araç kullanan sürücülerin daha fazla kaza yaptığı ve bu kazalarda araçların daha fazla hasar gördüğü belirlenmiş. Bunun nedeni ise, ABS'nin nasıl kullanılacağının doğru bilinmemesi. ABS ile ilgili olarak şunların akılda tutulması gerekir: Birincisi, ABS ancak herhangi bir tekerlek kilitlendiğinde devreye girer. Yani tekerlekler kilitlenmediği sürece normal bir fren gibi kullanılır (yani, fren yapılır). İkincisi, ABS li araçların fren pedallarına normal frenlerde olduğu gibi basılır; hafif fren için biraz, sert fren için daha sert gibi. Yapılan araştırmada Amerikalı sürücülerin araçta ABS bulunmasına güvenerek frene az bastığı ve bu nedenle (sürücüye bağlı olarak) daha çok kaza ve hasar meydana geldiği belirlenmiş

Adezyon: Sıvıların veya madenlerin birbirlerine yapışmasını sağlayan kuvvete adezyon denir. Sıvıların veya madenlerin birbirlerine yapışmasını sağlayan kuvvete adezyon denir.

Aerodinamik: Aerodinamik, araçların havanın içinde nasıl hareket ettiğini inceler. Aerodinamik genelde hava ile havanın içinde hareket eden katı kütleleri inceleyen bir bilim dalıdır. Otomobillerin hava sürtünme katsayısının düşük olması ve havanın içinden daha kolay geçebilmesi, aracın dengesini ve yakıt tüketimini olumlu etkileyen faktördür.

Airbag (Hava Yastığı)- SRS (Suplementary Restraint System) : Hava yastığı çarpışmalara karşı yolcuyu koruma derecesi son derece yüksek olan bir ek koruma sistemidir. Hava yastığı bir çarpışma sırasında algılayıcılardan gelen uyarı sonunda şişerek, çarpışma yönünde yolcuyu karşılayan koruyucu bir kalkan oluşturur. Hava yastığı çarpışmalara karşı yolcuyu koruma derecesi son derece yüksek olan bir ek koruma sistemidir. Hava yastığı bir çarpışma sırasında algılayıcılardan gelen uyarı sonunda şişerek, çarpışma yönünde yolcuyu karşılayan koruyucu bir kalkan oluşturur.

Akıcılık Derecesi (Vizkozite) : Bir sıvının dar bir boğazdan akabilmesi ne o sıvının akıcılık derecesi denir. Bu, belli bir hacimdeki sıvının belli bir çaptaki delikten akma zamanıdır. Akıcılık derecesi vizkozite ile ifade edilir. Bir sıvının dar bir boğazdan akabilmesi ne o sıvının akıcılık derecesi denir. Bu, belli bir hacimdeki sıvının belli bir çaptaki delikten akma zamanıdır. Akıcılık derecesi vizkozite ile ifade edilir.

Aks: Üzerinde bir veya daha fazla tekerleğin döndüğü otomobil eksenine dik bir mildir.

Akümülatör: Akümülatörler elektrik enerjisini kimyasal enerji halinde depo ederek, devrelerine elektrikli alıcılar bağlandığı zaman bu kimyasal enerjiyi tekrar elektrik enerjisine çeviren araçlardır.

Alt ölü nokta: Pistonun silindir içinde inebildiği en alt noktada, yön değiştirmek için bir an durakladığı yerdir. Kısaca A.Ö.N. olarak belirtilir.

Alternatör: Şarj dinamolarının aksine dalgalı (alternatif) akım meydana getiren araçlardır.

Amortisör: Otomobilde yayları frenleyerek aşırı ani yaylanma ları ve yay salınımlarının devam etmesini önler.

Ana yataklar: Ana yataklar, motorda krank milini taşıyan yataklardır.

Antifriz: % 50 glycol + % 50 su karışımı bir sıvıdır. Soğutma sisteminde bulunan radyatör içindeki su, soğuk havalarda donarak genleşebilir ve soğutma sistemine zarar verebilir. Radyatörde bulunan suya ilave edilen antifriz suyun donmasını engeller. Antifriz ayrıca radyatörü ve soğutma sistemini pas ve korozyon dan korumak amacıyla da kullanılır.

Atalet: Cismin herhangi bir hareket yönü veya hız değişikliğine karşı gösterdiği direnme.

Ateşleme avansı: Silindirde sıkıştırılan yakıt-hava karışımının ateşlendikten sonra tamamen tutuşabilmesi için gereken süredir.

Ateşleme bobini: Ateşleme sisteminin bir parçasıdır. Transformatör gibi görev yaparak batarya voltajını yüksek volta yükseltir.

Ateşleme noktası: Motorinin sıkıştırılma sonucunda silindir kafasındaki sıcak gazların içine püskürtüldüğü anda kendiliğinden ve hemen ateş alma sıcaklık noktasına ateşleme noktası denir.

Ateşleme sıçraması: Yanlış buji nin karışımı tutuşturmasına ateşleme sıçraması denir. Ateşleme sıçraması genellikle buji veya distribütör kapağının ya da tevzi makarasının hatalı oluşundan meydana gelir.

Ateşleme sırası: Motor silindirleri nin ateşlenme sırası veya silindirlerde güç zamanının meydana geliş sırasıdır.

Ateşleme sistemi: Otomobil motorlarında silindirlerde sıkışan hava-yakıt karışımının yakılabilmesi için bujilere yüksek voltajlı kıvılcım sağlayan sistemdir. Ateşleme sisteminde batarya, ateşleme bobini, distribütör, kablolar ve bujiler vardır.

Atmosferik basınç: Dış hava ağırlığının aşağıya doğru basma kuvvetine atmosferik basınç denir.

Baga: Supap yuvalarına takılan madeni halka. Genellikle yüksek sıcaklığa dayanabilen malzemeden yapılır ve egzoz yuvalarına takılır.

Basınçlı kapak: Soğutma sistemini basınç altında çalıştıran supaplı bir kapak olup, suyun kaynamasını ve kaybını önler.

Baskı yatağı: Kavrama pedalına basıldığı zaman, baskı parmaklarını bastırarak motorla güç aktarma organlarını ayırır.

Benzin: Ham petrolden elde edilen ve motorda yakıt olarak kullanılabilen bir hidrokarbon dur.

Beygir gücü: Belli miktarda bir güç ölçüsü: dakikada 33.000 ft-lb'lik (foot-pounds) veya saniyede 75 kg metrelik iş.

Biyel başı: Biyelin, krank mili biyel muylusu na takılan kısmı.

Biyel cıvataları: Biyel başına biyel kepini bağlayan cıvatalar.

Biyel kepi: Biyelin biyel muylusuna bağlanmasını temin eden parça.

Biyel muylusu: Krank ta, biyelin bağlandığı hassas yüzey.

Biyel yatağı: İçinde krank mili biyel muylusunun döndüğü, biyel başındaki yatak.

Biyeller: Motorda pistonla, krank mili biyel muylularını birleştirir.

Boşluk: İki hareketli parça yada hareketli parça ile sabit parça arasındaki boşluk (Yatak ve muylusu arasında olduğu gibi)

Boxer motor: Silindirleri yatay bir düzlem üzerinde ve krankın iki tarafında bulunan yatık silindirli motor.

Buhar tamponu: Yakıt sistemindeki benzinin buharlaşması sonucu, karbüratöre benzin akışını geciktiren veya durduran olaydır.

Buji: İki elektrodu ve porseleni bulunan bir parçadır. Motor silindirlerin de bir kıvılcım atlama aralığı sağlayacak şekilde yapılmıştır.

Burç açıcı zımba: Silindirik bir takım olup, üzerinde gittikçe büyüyen çaplarda silindirik kısımlar vardır. Burçları yerinde sıkıştırmak için kullanılır.

Burç: Bir deliğe takılıp yatak vazifesi gören silindir parça.

Burulma dengeleyicisi: Titreşim damperinin aynısıdır.

Büzerek geçirme: Bir çeşit sıkı geçmedir (Piston piminin piston pim yuvasına alıştırılması gibi). Dış parça (piston veya burç) ısıtıldıktan sonra pim takılır. Dış parça soğuduğunda, büzülerek diğer parçayı sıkar.

Conta yapıştırıcısı: Contalara sürülen yapıştırıcı bir maddedir.

Conta: Motorda birbirine birleştirilen motor parçalarının arasına sızdırmazlık sağlamak için koyulan mantardan, madeni levhalardan veya diğer malzemelerden kesilip delinerek, parçalar arasına koyulan ve sıkılan malzemedir.

Coupe: İki bazen de üç kapılı olarak tasarlanan ve sert tavanlı, üstü açılmayan, dört ya da beş kisinin seyahat edebildiği otomobillerdir.

Concept otomobil: Kavram otomobilleri de denilen, henüz üretime girmemiş, muhtemelen de girmesi planlanmayan otomobillerdir. Bu araçlar, genel olarak gelecekte üretilmesi planlanan araçlarda kullanılabilecek teknolojik yeniliklerin sergilenmesi amacını taşır. Bu tür araçların çok azının üretimine karar verilir.

Dizel motorlar: Dizel yakıtı yani mazot ile çalışabilen motorlardır. Bu tür motorlarda, pistonu itecek patlamanın olabilmesi, mazotun iyi yanabilmesi için yakıt yüksek basınçlı enjektörlerle pompalanır ve yanma odasının daha fazla ısınması sağlanır.

Disk frenler: Bu tür fren sistemleri, ısıya dayanıklı materyallerden yapılan fren balatalarının, tekerleğe monte edilmiş diskleri sıkması prensibiyle çalışır. Disk frenler, kampana olarak bilinen sistemlerden daha iyi sonuçlar vermekte ve yüksek performanslı araçlarda da bu nedenle disk frenler tercih edilmektedir

Egzantrik: Merkezden kaçık.